KİŞİNiN OTURARAK İMAM
OLMASI
Bize Rebi', İmam
Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize Malik, İbn Şihab'dan; o da Enes b. Malik'ten
şöyle haber verdi: Resulullah (s.a.v) bir ata bindi ve onun üzerinden düşerek
sağ tarafı yaralandı. Namazlardan birisini oturarak kıldı. Ve biz de onun
arkasında oturarak namazımızı kıldık. Namazdan çıktıktan sonra şöyle buyurdu:
"Muhakkak ki imam, ona uyulsun diye imam olur. Eğer imam namazını ayakta
kılarsa, siz de onunla beraber ayakta kılın. Rüku'a giderse, siz de rüku'a
gidin ve rüku'dan doğrulursa siz de rüku'dan doğrulun. Eğer, 'Semia Allah'u
limen hamidah' derse. Siz, 'Rabbane leke'l-Hamd' deyin. Eğer oturarak namazını
kılarsa, siz de hepiniz onunla beraber oturarak namazınıZl kılın. " Tahric: Muvatta, Cemaat namazı 1/135 no: 16; Buhari, Ezan
1/229 no: 689; Müslim, Namaz 1/308 no: 80/411
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Bize Yahya b. Hassan şöyle haber verdi: Muhammed b. Matar,
Hişam b. Urve'den; o, babasından; o da Hz. Aişe'den (benzerini rivayet etti). Tahric: Muvatta, Cemaat namazı 1/135 no: 17; Buhari, Ezan
1/229 no: 688; Müslim, Namaz 1/309 no: 82/412
İmam Şafii (Allah rahmet
etsin) şöyle dedi: Resulullah (s.a.v), Enes'in rivayet ettiği hadise göre;
namazını oturarak kılıyor ve beraberinde olanlara oturarak namazlarını
kılmalarını emrediyor. İşte bu hadis, Hz. Aişe'nin hadisiyle neshedilmiştir:
Resulullah (s.a.v) hastayken ve vefat etmeden önce kıldırdığı farz namazında
kendisi oturmuş, arkasındakiler ayaktayken namaz kıldırmıştır. İşte bundan bir
sünnetin, başka bir sünneti neshettiği anlaşılıyor. Eğer imam, ayakta durmaya
kudreti yoksa oturarak namazını kılar ve bu, onun için farz olur. Ve onun
dışında kalan cemaatin ayakta durmaya kudretleri varsa, ayakta kılmaları
gerekir. Bu da onlardan her biri için o kişinin farzı olur. İmam güç yetirirse
farzını ayakta yerine getirir ve gücü yetmezse farzını oturarak yerine getirir.
Aynı şekilde rükü ve secdeye güç yetiremiyorsa, yan gelerek ya da ima yoluyla
namazını kılar. Ve imama uyan cemaat de güç yetirebildiği şekilde namazlarını
kılarlar. Böylece herkes kendi farzını yerine getirmiş olur, herkesin kılmış
olduğu namaz caiz olur.
İmam, farz namazını gücü
kıyama yetmesine rağmen oturarak kılsa; arkasında ona uyan cemaat de ayakta
namazlarını kılsa, imam kötü bir şey yapmış olur ve namazı caiz olmaz. Ama ona
uyan cemaatin namazı caiz olur. Çünkü imamın kıyama gücü yettiğini bilmeleri
yükümlülüğü onlara yüklenmemiştir. Bu kişide sağlıklı bir görüntü ve dışa
yansıyan bir kudret olsa da durum değişmez. Çünkü kişinin, insanların fark
edemeyeceği bir rahatsızlığı olabilir.
Eğer imamın herhangi bir
rahatsızlığı olmamasına rağmen namazı oturarak kıldığını bilen birisi varsa ve
söz konusu kişi, namazını onun arkasında ayakta kılsa da iade etmesi gerekir.
çünkü o, namazının caiz olmayacağını bildiği birisinin arkasında bilerek namaz
kılmıştır.
İmam, namazının bir
bölümünü oturarak kıldıktan sonra ayağa kalkmaya muktedir olsa, kıyama muktedir
olduğu an kıyama kalkması gerekir. Bunu yapmazsa namazı caiz olmaz. Eğer bunu
yapmazsa, söz konusu namazı iade etmesi gerekir. Ve arkasında ona uyarak namaz
kılanların namazı geçerli olur. İmamın, namazını ayakta kıldığı esnada
rahatsızlanarak ayakta durmaya takati kalmazsa, namazının geriye kalan bölümünü
oturarak kılabilir.
Bu meselede kadının
kadınlara imam olması ve erkeğin erkeklere ve kadınlara imam olması arasında
fark yoktur. Köle kadının kadınlara başı açık olarak namaz kıldırması, onun ve
onların namazlarının caiz olmasına engel değildir.
Eğer namaz içinde
hürriyetine kavuşursa, namazının geri kalan bölümünde başını örtme si gerekir.
Özgür olduğunu bilmesine rağmen ya da özgür olduğunu daha sonra öğrenmesi
halinde (bu durumda) başı açık olarak kıldığı tüm namazları iade etmesi
gerekir.
Sonraki için tıkla: